Camera Lucida’yı Okurken Kafa Karıştıran Bazı Kavramlar Hakkında..


Bu bölümde, ‘Camera Lucida Θ‘ ve ‘Kış Bahçesinden Fotoğrafa Bir Roland Barthes Yolculuğu Θ ‘ kitaplarıyla ile ilgili tarafıma ulaşan soruları cevaplamaya çalıştım. 

Soru: ‘Kış Bahçesinden Fotoğrafa Bir Roland Barthes’ kitabı sayfa 103’deki, “travmatik olanın, gerçekle ıskalanmış bir karşılaşması” ne demek?
Cevap: Barthes’ın fotoğraf tanımlarından biri olarak kullandığı “tuché” kavramının açılımı. Tuché, Barthes’ın takip ettiği diğer bir Fransız düşün insanı J.Lacan’ın (1901-1981) “gerçek olana zihnen ve kısmi bir dokunuş, gerçek olanın uzaktan belirişi, imkânsızla (gerçek olan) karşı karşıya gelinmesine rağmen ona yabancı kalmanın, ona henüz hayal edildiği gibi dokunamamış olmanın kaygısı” olarak kullandığı bir kelime. Yani görüntüyle gelen kaygı-endişe-haz’dan biri ya da bir kaçı, ardından tekrarlanan sanrılar ya da ulaşılamayan hoşluklar ve tüm bunların sonucunda hissedilen travma.. Barthes, Lacan’ın tuché’sini daha sonra kendi “punctum” kavramını geliştirmek için kullanacaktır.

Soru: ‘Kış Bahçesinden Fotoğrafa Bir Roland Barthes Yolculuğu’ kitabının ismi ne anlama geliyor? Yani neden bu isim konmuş kitaba?
Cevap: Barthes bir göstergebilimci, tüm hayatı boyunca göstergelerin neleri temsil ettiğini sorgulayıp durdu, bu konuda dersler verdi, kitaplar yazdı ama aklında gösterge olarak fotoğrafın bir dil olup olamayacağı sorgusu hep vardı; ancak, bu konuda yazmak annesinin ölümünden sonra duyduğu derin acıyla birlikte annesini görebileceği bir fotoğraf arayışına girmesiyle başladı ve bu yolculuk ‘Camera Lucida’ isimli bir kitap olarak ortaya çıktı. Barthes, bu kitabı savunacak kadar yaşayamadı maalesef ama içinde annesinin de olduğu, ‘Kış Bahçesi’ ismini verdiği bir fotoğraftan yola çıkarak, “Fotoğrafın ne olduğunu (Fotoğraf Nedir?..)” yazdı. Yani, KIŞ BAHÇESİNDEN, “FOTOĞRAFA”… ulaştı.

Soru: Gösterge-görüntü-görüngü üçgeninde, göstergenin görüntü ya da görüngü oluşu seçilebilir mi? yani yönlendirilebilir mi? Gösterge sanki görüntüyü kapsayan bir küme gibi?
Cevap: Seçilebilir evet ama yönledirilemez. Gösterge ‘biçim ve içerikten’ oluşur ve her yerdedir, bu sebeple görüntüyü de kapsar, evet.
Açıklama:
a-Görüntü (fenomen, görsel, biçimsel, duyu organlarıyla, algısal):
Göndergesine yapışık bir fenomen olan ‘fotoğrafik görüntü’, bir varlığın görme duyusuyla (biçimsel) algılanan niteliği (nitelik, sıfır seviyesinden başlayarak, insanoğlunun erişebileceği tam algı seviyesine kadar değişkenlik gösterir)
b-Görüngü (fenomen, sezgisel, içeriksel, iç görüyle, duyumsal):
Bir varlığın, deneme ve akıl yürütme olmadan sezgi yoluyla (içeriksel) duyumsanan niteliğidir.
c-Gösterge, bir nesneyi (ya da olguyu) görüntü ya da görüngü olarak kodlayarak, onu gönderge haline getirir
Not1: Görüntü ve görüngü, birbirini izleyen seviyeler değil; alımlanmaları, ‘niteliksel seviyeye bağlı olarak’ değişkenlik gösteren, birbirilerini bütünleyen fenomenlerdir.
Not2: Kavramlar hakkındaki karşılaştırmalı bilgi için iki link: 1 Θ ve 2 Θ
Not3: Konunun Genel Anlatımı için, Bakınız: ‘Kış Bahçesinden Fotoğrafa2 kitabı, sy 102’deki 1 no’lu açıklama.

Soru: Gösterge, görüntüyü kapsıyorsa, Barthes’ın 7. Bölümde (Sy.32) geçen ‘gösterge ve görüntü arasında sürüklenme’ ifadesi çelişik değil mi?
Cevap: Barthes’ın Camera Lucida’sının 7. Bölümğnde geçtiği gibi: “gösterge (sign, belirti) ve görüntü (image, fotoğrafik görüntü) algılamanın iki kıyısıdır”, evet. Ayrıca “gösterge, görüntüyü kapsar, çünkü göstergeler her yerdedir” demiştik. Burada Barthes’ın ‘gösterge ve görüntü arasında sürüklenme’ ifadesiyle demek istediği; nesnenin özünü değil, dışını esas alan (bir nevi biçimci) temsil biçimlerinde, göstergenin, görüntü olarak kodlanamaması ve gönderge haline gelemeyip, sürüklenmesi adeta arada kalmasıdır. Barthes fotoğrafik temsili: nesnenin dışını esas olan ‘biçimsel temsil’ ve içindeki nesnenin kaydedildiği anda, orada olduğunu ifade eden ‘varoluşsal temsil’ olarak ayırır ve varoluşsal temsile yakın durur. Aynı bölümde (7), Sartre’nin gazete fotoğrafları örneği ile Dürer’in gravürlerini örnek verir, Barthes’e göre her iki örnekte de, görüntüler varoluş halinde değildir ve bir türlü gönderge haline gelememişlerdir. Yani, kapsıyor ama birbirleri arasında bağlantı kurulamıyor. Çünkü Barthes’e göre fotoğraf her ne kadar ışığın nesne üzerinde bıraktığı iz de olsa; asıl özelliği, biçimsel olarak temsil ediyor olmasından daha çok, varoluşa ilişkin ipuçları sunuyor olmasıdır (noeme). Yani, bir fotoğraf çekmişsin örneğin; ama o fotoğrafa kameranın önünde ne varsa kaydedilmiş olmasına rağmen, orada olan biteni temsil eden bir kayıt gerçekleştirememişsin.. varoluşşal olarak eksik bir fotoğraf seninki…
Konuyla ilgili yoğunlaşmak için, ‘Kış Bahçesinden Fotoğrafa Bir Roland Barthes’ kitabının 31. sayfasındaki ‘Noeme’ ve 72. sayfasındaki ‘Serüven İlkesi’ bölümleri ile 105. sayfadaki 8 no’lu nottaki “bilincin, benlikten ayrılması” hususları yeniden gözden geçirilebilir.