metonim / metafor


metonim: nesnenin doğrudan değil, bağlamsal temsilidir, uzamların kullanımı ve ayrıntılar arası geçişlerle nesneye ulaşılır.
fotoğrafik bağlamda “metonimik” ise; bir kavramın, fotoğraf makinesinin direkt nesneyi hedeflemesi ile değil, nesnenin uzamsal bağlamda kaydedilmesi ile ortaya konulması anlayışıdır.. bu anlamda, “metonim” temsilin diğer bir eksenini oluşturan “metafor” kavramından farklıdır, bir imgeye ideal bir anlam yüklemek (kuş-özgürlük ilişkisi, ya da “mutlu insanlar yukarıdadır” ifadesi) veya nesne ile tek yollu bir bağlantı kurmak yerine, nesnenin farklı boyutlarını ortaya koyarak bağlantıları ortaya çıkarmaya çalışır, yani metafor gerçeğin uzamı iken, metonim gerçeğin etrafında dolaşan ama belki de henüz ona bağlanmamış olandır, gizli ama gerçeğe en yakın…
sanatçı metafor yaparken sınırları kendisi belirler, öyle ki işi soyuta vardırabilir. metonimide ise benzetilen olgu her ne ise eserde bir parça da olsa onu görebiliriz

barthes, bu konuyu ‘punctum’ olgusunda ele alır;
“however lightning-like it may be, the punctum has, more or less potentially, a power of expansion. this power is often metonymic.”
“punctum: ne kadar şimşek gibi de olsa, az ya da çok bir genleşme potansiyeline sahiptir. bu güç defaatle metonimiktir.”

yani, bir fotoğraf ‘metonimik’ olması sayesinde sontag’ın ifadesi ile kendini aşar (tek bir kare olma özelliğinin üzerine çıkar ve anı temsilin ötesine ulaşır). barthes bu durumu şöyle açıklar; “to annihilate itself as medium, to be no longer a sign but the think itself”.