Öykü, Roman, Novella
Roman sayıyla, öykü nakavtla maçı kazanır.
Edgar Allan Poe
Önce Öykü ile Roman arasındaki temel farklara bakalım:
-Öyküdeki odak noktası ‘durum veya olaydır’ ve anlatı bunu açığa çıkarmak üzere kurulur; Romanın odak noktası ise kahramandır ve anlatı kahraman aracılığı ile aktarılır.
-Öykü bir durum veya olayı aktarmak üzere yapılan ‘zamansal ve mekânsal kesit alma’ işidir; Romansa katmanları ve geçişleri olan bir anlatıdır.
-Öyküde bir veya birkaç olay varken, romanda olaylar zinciri vardır ve romandaki her bir olay farklı birer öykü gibi ele alınabilir.
-Öyküde olay/durum önemli olduğu için, kişiler olayla/durumla ilişkili yönleriyle tanıtılır. Romandaki kişi veya kişiler ise birer karakter olarak yer alırlar.
-Öyküde konunun geçtiği yer ayrıntılı değildir; Romanda çevre ve konunun geçtiği yer veya yerler daha ayrıntılı olarak ele alınabilir.
-Öyküde amaç olaya/duruma bağlı olarak gelişen anekdotu ortaya koymak olduğundan, öyküler romanlara kıyasla daha yalın ve açık anlatılardır; romandaki anlatımın açık veya örtük olma dozu ise yazarın tercihine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
-Öyküde olay veya olaylar belirli bir hat üzerinden ilerleyip, mesele sonuca bağlanır. Romanda alt hikâyeler ve bu hikâyeler arasında geçişler olabilir ve sonuç her zaman bağlanmayıp, çıkarsama okuyucuya bırakılabilir.
Peki Novella (Kısa Roman) da neyin nesi?
Roman özellikleri taşıyan kısa anlatıya ‘Novella’ denir. Genel kabule göre: 17.500-40.000 sözcük arasındaki anlatılar Kısa Roman (Novella) olarak addedilir; mesela: Albert Camus’dan Düşüş, Stefan Zweig’den Satranç birer Novella’dır.
‘Öykü, Roman, Novella’ arasındaki ayrımı -genel bir yaklaşım ile- ortaya koymak gerekirse: Novella ve Roman arasındaki temel fark ‘uzunluk-kısalık’; Roman/Novella ile Öykü arasındaki temel fark ise ‘odak noktaları’ olarak düşünülebilir. Fakat kapsam ve çokluk üzerinden yapılan ‘fiziksel tanımlamalara’ paralel düşünüp; ‘Roman, Novella veya Öykü’ kıyaslamasında, birinin diğerinden daha güçlü bir anlatı olduğu sonucunu çıkarmak, derinlik ve zenginlik gibi unsurları sözcük sayısına bağlayan indirgemeci bir yaklaşım olur. Bilindiği üzere: ‘Anlatı gücü’, uzunluğa veya çokluğa değil, seçilen kelimelere ve onların yan yana konma tercihine bağlı olarak duyumsanan bir olgudur; örneğin Haruki Murakami’nin kısa anlatısı ‘Drive My Car Θ ‘ isimli öykü veya üç mısralık bir haiku, binlerce sayfa süren bir romandan daha güçlü olabilir!..
Derleyen: A.Tufan Palalı