Ağlayarak uyandım, bu sabah!.. Bir rüya mıydı beni ağlatan? Yoksa varlığıma anlam katan parçalarım kaybolmuştu da bir türlü içime mi sindiremiyordum? Onu tekrar hatırlamak istediğimde, hafızamda kalan silueti uçuştu bir süre ve bir daha hiç dönmemek üzere gitti; Haydarpaşa Garı *, dün, bir kez daha yandı. ** Ülkemin geçmişinden haberler veren o heybetli simge, Bayülgen’in tabiri ile “kendi kendine” yandı. ***
Simge özelliğine sahip bir yapıyı çatısının tamamen yanabileceği bir özensizlikte koruyamamak da bir vazgeçiş değil midir? Vazgeçmekse, belki de, kendinden başlayan “başkası olma sürecinin” bir göstergesi değil midir? Yıllar sonra yeniden döndüğünüzde geçmişe, o günleri hatırlatacak bir şeylerdir aradığımız” Bir kapı, bir ağaç ya da tanıdık bir yüz” Oradalarsa eğer, onlara tutunur ve geçmişimize yolculuk edebiliriz. Yaşamını başlangıçtan bugününe kadar bir bütün olarak hatırlayabilmektir insana güven veren, varlığına değer katan” Eğer bulamıyorsanız geçmişinizden bir iz, nerede başlamıştır sizin hikâyeniz” Göremediğiniz o yerde mi? Yoksa siz yok muydunuz hiç?
Öylece devam edersiniz ama eksik..
Neyse ki, Haydarpaşa Garı’nın yapılacak çalışmalarla “aslına uygun hale” getirileceğine ilişkin haberler dolaşıyor!.. Eskişehir’de Seyit Battal Gazi Külliyesi, Aydın’da Akbük Rum Ortodoks Kilisesi, Diyarbakır, Giresun ve Afyon’da Kale ve Surlar, Uşak’da Burmalı Cami, Konya’da Beyşehir Eşrefoğlu Camii, Ağrı’da İshak Paşa Sarayı, Kars’da Ebu Menucehr Camisi, İstanbul’da Haseki Hürrem Sultan Hamamı ve Çemberlitaş restorasyon çalışmalarını hatırlayıp acaba daha mı çok ürkmeliyim?
Haydarpaşa Garının geleceğini bilmek bu ülkede yaşayan her vatandaşın hakkıdır!..
* Haydarpaşa Garı, İstanbul’un Anadolu’ya ve Orta Doğu’ya açılan ilk kapısıdır. Gar binası inşaatına devrin Osmanlı Padişahı II.Abdülhamit (1842-1918) döneminde 30 Mayıs 1906 tarihinde tamamlanarak hizmete girmiştir. İstanbul’un Anadolu yakasında, Kadıköy’de bulunur. İki Alman mimar “Otto Ritter” ve “Helmuth Cuno” tarafından hazırlanan proje inşaatında, Alman ve İtalyan ustaları birlikte çalışmıştı. Binanın mimari tarzı“Neo-Klasik Alman Mimarisi” stilindedir.
** Haydarpaşa Gar’ında 28 Kasım 2010 tarih, saat 15.30 sıralarında çıkan yangında, çatısında ve dördüncü katında büyük hasar oluştu. Gar kuruluşundan beri iki büyük felaket daha geçirmiştir. Biri; I.Dünya Savaşı’nda Anadolu’ya sevk edilmek üzere gar binasında depolanan cephanelerin 1917 yılında bir sabotajla infilak etmesi ardından çıkan büyük yangıdır. Diğer hadise ise, 1979 tarihinde garın biraz açığında akaryakıt yüklü “Independenta” adlı tankerin diğer bir gemi ile çarpışması sonucu meydana gelen şiddetli patlamadır. Bu patlamada da binanın Alman “O Linneman” usta tarafından yapılan kurşunlu vitrayları hasara uğramıştır.
***Okan Bayülgen, “Kral Çıplak” isimli tv programında mimarlık, sanat tarihi ve şehir planlama öğrencilerine hitaben, Haydarpaşa yangınına ilişkin “açık mektup” adlı hicivsel anekdotlar da içeren bir metin okudu.
/
Loss…
I woke up crying this morning! Was it a dream that made me cry? Or am I having trouble reconciling the loss of a part of something which gives meaning to my life? When I wanted to remember it again, the silhouette rose and flew away, never to return. Yesterday, again, Haydarpaşa* Train Station burned.** This grand symbol of my nation’s past, according to Bayülgen***, erupted into flames by “spontaneous combustion.”****
Is it not a kind of resignation that allows this symbol of characterized construction to exist so uncared for and unprotected that the whole roof is burned? And if this is resignation, does it not tell us something about “the process of becoming another,” that it starts from within? After many years, we look back and seek the days of things we remember… a door, a tree or a familiar face… If these things are there, we can hold on to them and travel back to our past. A person finds security and value for existence in being able to remember the whole from the beginning of life to the present. If you can’t find it, a footprint from the past, where did your story start? Some place you can’t see? Or do you even exist? Still, you continue, with loss… Anyway, we hear that Haydarpaşa Train Station will be restored to its “original condition. I remember the restorations of Seyit Battal Gazi tower in Eskişehir; the Akbük Greek Orthodox Church in Aydın; the castles and walls of Diyarbakır, Giresun and Afyon; the Burmalı Mosque in Uşak; the Beyşehir Eşrefoğlu Mosque in Konya; the İshak Paşa Palace in Ağrı; the Ebu Menucehr Mosque in Kars; the Haseki Hürrem Sultan Hamam and Çemberlitaş in İstanbul . . . I tremble. It is the right of every citizen of this country to know the future of the Haydarpaşa Train Station.
*Haydarpaşa Train Station is the first open door to Anatolia and the Middle East. Construction on the Station Building commenced during the reign of Abdülhamit II (1842-1918), was completed and commissioned on May 30, 1906. It is located in Kadıköy in İstanbul on the Anatolian Side of Istanbul. The Building Project was prepared by two German Architects, “Otto Ritter” and “Helmuth Cuno” and it was built by the German and Italian master craftsman’s union. The building was built in the “Neo-Classical German Architectural Style.”
**At Haydarpaşa Station, a large fire damaged the roof and the fourth floor considerably on November 28, 2010. The Station had already had two disasters since its establishment. One of them was the large fire that resulted from a sabotage explosion of ammunition stored at the station building and waiting to be dispatched into Anatolia during the First World War in 1917. The other event was the drastic explosion in 1979 from the crash of the tanker, the “Independenta” which was full of fuel when it hit another ship passing close to the Station building. In this explosion, leaden stained glasses made by German artist “O Linneman” was damaged.
***Okan Bayülgen, born in Istanbul in 1964, is a TV presenter, film and theater actor, director, producer, dubbing and photograph artist.
****Okan Bayülgen on his TV program, “Kral Çıplak” (the Naked King), read a piece of satirical anecdotes relating to the Haydarpaşa Station Fire called “open letter” to the university students of Architecture, Art History and City Planning.
Yukarıdaki görseller, Haydarpaşa Gar’ında, 17-18 Kasım 2010 tarihlerinde (son yangından 10 gün önce) kaydedildi. / All the images in this presentation were recorded at Haydarpaşa Train Station just 10 days before the last fire.
Fotoğraflar, iğne deliği tekniği ile kaydedildi / Photos was taken with a pinhole lens.