Fotoğraf, Antoine Joseph Wiertz, 1855


Geleceğin sanatı için iyi haberler!

Bilindiği üzere, sanat icrası “meta veya zihinsel” olmak üzere iki kategoride ele alınır. Bazı sanatçılar kendilerini sadece sanat ürününü ortaya çıkarmaya dönük olan üretim tarafıyla ilişkilendirirler; mesela övgüye değecek bir saten elbise ortaya konmuştur. Diğer taraftaki sanatçılar ise, üretimin zihinsel tarafıyla ilişkilidirler; onlar ortaya koydukları eserin bir şey (meta) olmasından çok onun tasarlanması (çizilip, düzenlenmesi) yani yaratımıyla ilgilidirler.

Eserini layıkıyla ortaya koyan sanatçı, yapıtını ören bir “duvar işçisi” gibiyken, zihinsel üretime yönelmiş sanatçı ise, ortaya çıkaran, düzenleyen yani yaratan bir “mimar” gibidir. Sanatın icracıları olan mimar ve duvar işçileri bu büyük olayın (sanatın) önünde bekleşmekteler, bu olay zihinsel icrayı esas alan sanatçılar için keyfe, sanatta meta üretimini esas alan sanatçı içinse umutsuzlukla sonuçlanacaktır.

Birkaç yıl önce, düşüncelerimizi hayrete ve gözlerimizi şaşkına çevirmeye devam eden, çağımızın gururu bir makine icat edildi ve bundan yüzyıl sonra, bu makine bizim fırçamız, paletimiz, rengimiz, yeteneğimiz, kurallarımız, sabrımız, gözümüz, stilimiz, aldatıcımız ve icracımız olacak. Ve o zaman, sanat zanaatkâr mantığıyla çalışan duvar işçileri gibi değil, yaratıcılığa dair var olan tüm anlamların ortaya konduğu bir mecrada icra ediliyor olacaktır.

Dagerreyotipi’nin sanatı öldürdüğünü düşünmeyelim, hayır! o düşünceyle ortaya koyulan sanata bağlı yaşamaya devam ederken, sabırla icra edilen zanaatın sonu oldu. Dagerreyotipi, bu yüce çocuk, olgunluk çağına erişip, tüm gücü ve potansiyeli doruk noktasına ulaştığında sanat dâhileri birden yakasına sarılıp “benimsin, benimsin şimdi, birlikte çalışacağız” diye haykıracaklar.

Şu ana kadar ne diyorsam, 10 yıldır aynını söylüyorum: Dagerreyotipilerin doğanın tüm boyutlarını yansıtmakta eksik kalacağını iddia edenlere, eninde sonunda bunu tümüyle başarılacağını söyleyerek cevaplamak isterim.

Ne tahmin ettiysem zaten gerçekleşti, yaptığı bazı icatlarla ülkesinin gurur duyduğu keşfetme ruhuna sahip kişilerden biri olan yetenekli fotoğrafçımız, Sayın Plumier, nesneleri doğada var oldukları boyutlarda temsil eden fotoğrafik çizimin bir biçimini keşfetti ve dahası, bu metotla nesneler farklı boyutlarda resmedilebiliyor.

İnsan zekâsı, yürü, marş marş.

Notlar:
1Walter Benjamin’in Pasajlar* isimli eserinde geçen, Antoine Joseph Wiertz’e ait ulaşılması kolay olmayan bu metnin** fotoğrafik anlayışımı zenginleştirdiğini düşünüyorum. Metni dilimize çevirirken, diller arasındaki anlatım özelliklerine bağlı olarak karşılaştığım ifade sorunlarını en aza indirmek ve robotik ifadelerden kaçınmak için kelime kelime çeviri yapmak yerine, ingilizce metne bağlı kalarak özü aktarmaya yönelik yorum çevirisi yapmayı daha uygun gördüm.
*Pasajlar, Benjamin W., Sy.93., Yapı Kredi Yayınları, 7. Baskı, Mart 2009.
**Art in Theory, 1815-1900, An Anthology of Changing Ideas, Pg. 654-655, Blackwell Publishers, USA, 2001goz3
2Metinde geçen “M. Plumier”, fotoğrafik baskı alanında öncü çalışmalar yapan Belçikalı Plumier kardeşlerden Alphonse Plumier’dir (1819-1877).
3Metni kaleme alan Antoine Joseph Wiertz, 1806-1865 yılları arasında yaşamış Belçikalı ressam ve heykeltıraş. Romantik akımın temsilcilerinden biri olan Wiertz 1850’lerden itibaren de sanat alanında yazılar yazdı.
4Photography, Antoine Joseph Wiertz, 1855 EN Θ

Kategoriler:ana sayfa/home pageEtiketler:, , ,