David Gilmour’un yeni şarkısındaki Syd Barrett Çağrışımları, 26.04.2024


çoşku, neşe, mutluluk yayan, uzaklardan gelen bir flüt sesi
hayatımda daha önce hiç böyle bir müzik duymadım,
hatta hayâlini bile kurmadım
ama flütün sessindeki çağrı, müziğimden bile daha tatlı
(söğütlükte rüzgâr, yedinci bölüm’den)

kendisine seslenen denizlerin çağrısını,
bir başkasına nasıl anlatabilirdi?
denizcinin yüzlerce anısının üzerinde yarattığı büyüyü,
nasıl baştan yaratabilirdi?
(söğütlükte rüzgâr, dokuzuncu bölüm’den)

Gilmour’un 6 Eylül 2024 tarihinde yayımlanacak yeni albümü Luck and Strange’den piyasaya sürülen ‘The Piper’s Call’ şarkısının sözlerindeki Syd göndermeleri dikkat çekiyor.

Evvela ismiyle (The Piper’s Call) doğrudan Syd’in en sevdiği eserlerden biri olan Kenneth Grahame’nin Söğütlükte Rüzgâr isimli romanına bağlanan şarkı sözleri, Syd Barrett özelinden evrensel mesajlar taşıyor (5 Ağustos 1967’de piyasaya sürülen ilk Pink Floyd albümünün adı da Syd tarafından, aynı romanın yedinci bölümünden alıntılanarak konulmuştu: ‘The Piper at the Gates of Dawn’).      ATufan PALALI arsivi1 sogutlukte ruzgarATufan PALALI arsivi2 sogutlukte ruzgar

The Wind in the Willows’un (Söğütlükte Rüzgâr)
1961 tarihli baskısından görünümler
(A.Tufan Palalı arşivinden)

Çocuklar için yazılan bu romanda, Gilmour’un yeni şarkısının sözlerini çağrıştıran kısımların özeti şöyle:
Su Samuru’nun kaybolan sevimli oğlu Tombalak’ı bulmak için nehirde turlayan Su Sıçanı ve Köstebek, uzaklardan duyulan müziğin ‘güzel tınısından’ bile daha tatlı gelen ‘büyüleyici çağrısı’ tarafından karşı konulmaz bir güçle çekilirler; öylesine güçlü bir çekimdir ki bu, Köstebeğin ifadesiyle ‘onları bekleyen ölümün kendisi bile olsa, çağrıyı reddedemeyecek durumda’ hissediyorlardır.
Çağrıya yönelen iki kafadar, sesin kaynağında Pan ile karşılaşıp (mitolojide kimi zaman tanrı kimi zaman peri), kendilerine o an bahşedilen unutkanlık armağanıyla (the gift of forgetfulness) adeta hipnotize olurlar. Geçici de olsa endişe ve korkularından sıyrılan kafadarlar, kendilerine geldiklerinde Pan orada değildir artık.
Tıpkı güzel bir rüyadan yaşamın gerçeklerine uyanıldığında hissedilen yenilgiye benzer bir ruh hali içinde, olan biteni anlamlandırmaya çalıştıkları sırada Tombalak’a rastlayan kafadarlar, onu mutlulukla kucaklayıp babasına götürmek üzere tekrar yola koyulduklarında, akıllarında hâlen ‘renkleri daha canlı ve zengin, kokuları daha güzel ve keskin hissettikleri’ o büyüleyici anlar vardır…

The_Wind_in_the_Willows_Bransom, Paul_ 1913
Paul Bransom imzalı illüstrasyondaki Su Sıçanı, Köstebek ve Pan.

Şarkıda geçen ‘çağrı (call)’ sözcüğüyle, romandaki mitolojik figür Pan’ın (kimi zaman tanrı kimi zaman peri) çaldığı flütten yayılan müziğin, ‘büyü (voodoo)’ sözcüğüyle ise Pan’ı dinlemekte olan roman kahramanlarının ruh hallerinin imlenmesiyle oluşturulan metaforik yaklaşımı başarılı buldum.

 

The Piper’s Call
Take these birds everlasting
Can’t undo the voodoo that you do
And the knots that we fasten
Will not work themselves loose
Whatever it takes
Steer clear of the snakes
The road to hell is paved with gold, they’ll tell you
All the things that you don’t need, they’ll sell you
Your conscience uncontrolled
And beauty to behold
The promise of eternal youth
The spoils of fame, a carpe diem attitude
The flamеs are high, the piper’s call, contagious
A fixеr who will numb your pain, and strangeness
The wheels are hot, the hangover outrageous
The stealer he will trade your soul for favours
But you’ll reap what you sow
As I found long ago
The promise of eternal youth
The spoils of fame, a carpe diem attitude


Şarkının odağındaki konu, sosyal bağların sürükleyebileceği olumsuzluklar ki; bunu vurgulamak için seçilen ‘şöhret (fame)’ sözcüğü, Syd’in kariyerini olumsuzluğa taşıyan şöhretle ilişkisine yapılan bir gönderme. Şöhretin vaatleriyle ve ‘ânı yaşa’ mottosuyla benliklerimize sızarak bizi saran bu bağların düğümlenip geleceğimizi esir almaması için, kötünün farkında olmamız gerektiği hatırlatılan şarkı sözlerini çekinik, itidalli ve ‘ebeveyn bakışı’ diyebileceğim gelenekçi bir dille serimlenmiş olmasından dolayı beğenmemiş olsam da, Pink Floyd efsanesinin alevini harlandıran bu değerli girişim için mutlu olduğumu ifade etmek isterim.

Diğer taraftan hazırlamakta olduğum bu yazıya görsel seçerken, Gilmour’un yayımlanacak yeni albüm kapağındaki kim olduğu belirsiz silüetle, Floyd’un ilk albümünün kapağındaki görsel arasındaki benzerliği fark edince daha dikkatli inceledim ve Gilmour’un yeni albüm kapağındaki gölge silüetin Syd’e ait olabileceğini düşünüp feci heyecanlandım. Çünkü eğer kapaktaki Syd ise, Gilmour’un 6 Eylülde yayımlanacak albümü muhtemelen Syd’le ilgili konsept bir albüm olacak ve kim bilir grubun erken dönemiyle ilgili daha neler keşfedeceğiz.

Bekleyip görelim…

syd kapak
Pink Floyd’un ilk albümüne ait kartonetten bir görsel
(A.Tufan Palalı arşivinden)

syd kapak2

Gilmour’un yeni albümünün kapak görseli

Not
Şarkı sözlerinde yer alan ‘şöhret sarhoşluğu, esrimenin çekiciliği (büyü)’ gibi kişiyi olumsuzluğa sürükleyen nedenlerden biri olarak gösterilen ‘ânı yaşa (carpe diem)’ mottosu da oldukça dikkat çekici. Kişisel gelişim öğüdü olarak karşımıza çıkan ‘ânını yaşa’ mottosunun yaşamlarımıza getireceği olumsuzluğu Jeremy Rifkin (Time Wars) şöyle iade etmişti: “Şimdiye odaklı yaşayan insanlar, başkalarının onlar için hazırladığı geleceği yaşarlar”.

Kaynaklar
-Kendine Sürgün Syd Barrett, Bir Pink Floyd Fenomeni, A.Tufan Palalı. Ange Yayınları, 2023, Sayfa: 34, 41, 43, 69, 94, 118.
-Grahame, Kenneth, Söğütlükte Rüzgâr. Çeviren: Cenk Pamay, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2002.
-Grahame, Kenneth, The Wind In The Willows. Wordsworth Classics, 1993.
-Zamanın Coğrafyası, Robert Levine. Çevirmen: Özgür Umut Hoşafçı, Maya Kitap, 2013, Sayfa: 227.

Syd Barrett Sayfası için Θ